A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu Kendinizi değil kilonuzu yakın
·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  DÜNYA  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  SÖYLEŞİ  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  






















Kurtulmuş: Erdoğan bu hareketin lideridir


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş: Resmen cumhurbaşkanlığı görev teslim süreci yapılmadan bunların konuşulmasını doğru bulmuyoruz. Bir kere hiçbirimiz; ne ben ne arkadaşlarımız kendi şahsi hesaplarımız bizler ne olacağız diye siyaset yapmayız.

Kurtulmuş, "Başbakan Erdoğan genel başkanlıktan istifa edecek mi?" sorusuna "Bu siyasi hareketin lideri Sayın Erdoğan'dır. Nerede olursa olsun bu hareketin lideri olduğu gerçeği değişmeyecektir" diye yanıt verdi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bir televizyon kanalında soruları yanıtladı.

Başbakan dünkü konuşmasında yeni cumhurbaşkanının nasıl çalışacağını tarif etti. Siz nasıl tarif ediyorsunuz?
Bir kere Sayın Başbakanımız siyasetin içinden gelmiş birisi inşallah birinci tursa cumhurbaşkanı seçileceğini düşünüyoruz. Milletimiz bu desteği verirse bundan sonra son derece aktif icraatın içinde olan, Türkiye'nin bütün meseleleri ile Türkiye'de uzun yıllar başbakanlık yapmış olmanın verdiği tecrübe ile daha aktif sürdürecektir cumhurbaşkanlığını. 12 yıldır devam eden reform süreçlerinin, yeni anayasa çalışmalarının başlatılması, Türkiye'de toplumsal bütünlüğün sağlanması gibi yani yeni Türkiye'nin inşası sürecinde yarım kalan meselelerde bunların tamamlanması için ciddi biçimde motivasyon unsuru olarak cumhurbaşkanlığı makamı kullanılacaktır. İnşallah bu süreçlerde Sayın Başbakanımız yeni Türkiye'nin lideri olarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde icraatlarına devam edecektir.

Eğer Başbakan Köşk'e çıkarsa mevcut anayasal çerçeve zorlanacak mı?
Hayır. Zaten mevcut anayasa icraatın başı olarak cumhurbaşkanını tanıyor. Mühim olan pozisyonların ve şahısların ötesinde Türkiye'nin 10 yıllık sürecinde hangi istikamette yol alacağıdır. 2023 hedeflerini karşılamak için atılacak olan adımlar Türkiye'yi yönetenlerin temel sorumluluğu olacaktır. Türkiye'deki reform süreçlerinin artık şahıslardan uzak kalıcı hale getirilmesi ve Türkiye'de hep eksik kaldığını düşündüğümüz hususların bütünüyle tamamlanması için adımlar atılacaktır.

Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki uyumdan bahsettiniz ama bu uyum bozulursa sorun çıkmaz mı?
Böyle bir şey olmaz, olmayacak bir şey içinde konuşmanın çok uygun olmadığını düşünüyorum. Zaten yine şahıslardan uzak, bundan sonra ne olur ne olmaz tartışmasından uzak olarak Türkiye'de bundan sonraki süreçte çok ciddi bir anayasal reforma ihtiyaç var. Bu da şimdiye kadar olduğu gibi birkaç temel maddeyi değiştirmek değil. En önemli meselelerden birisi Türkiye'de tam anlamıyla bir güçler ayrımı prensibinin ortaya konmasıdır. 82 Anayasası güçlerin parçalanması prensibini ortaya getirmiştir.

Örneğin; parlamentonun ya da hükümetin denetlenmesi ciddi biçimde gerçekleşememektedir. Dolayısıyla Türkiye'de hem devletin çok iyi denetlendiği bir sistemin kurulması hem güçler ayrımı prensibinin yönetim birliği ilkesi çerçevesinde yeniden yapılanması gerekir.

Bu da çok kuvvetli bir anayasal reform gerektirecektir. Devlet başkanlığı sistemi Türkiye'nin gittiği istikamet burasıdır. Başkanlık sistemine doğru Türkiye gidiyor. Türkiye'nin birikmiş sorunlarını tam manasıyla çözebilmesi ve tam manasıyla güçler ayrılığı prensibinin de oluşması lazım. Bunun için başkanlık adımı atılabilir.

Partinizi ne bekliyor, Başbakan genel başkanlıktan istifa edecek mi?
Erdoğansız AK Parti söyleminin veya sorununun ben çok doğru olmadığını düşünüyorum. 30 Mart seçimleri önemli bir dönüm noktasıdır. Bu seçimlerde milletin kendisine vermiş olduğu destekle bir siyasi hareket haline dönmüştür. Bu siyasi hareketin lideri Sayın Erdoğan'dır. Nerede olursa olsun bu hareketin lideri olduğu gerçeği değişmeyecektir.

Genel başkanlığa kim vekalet edecek kongreye kadar, Mehmet Ali Şahin mi?
Bunların hepsi resmen cumhurbaşkanlığı görev teslim süreci yapılmadan bunların konuşulmasını doğru bulmuyoruz. Bir kere hiçbirimiz; ne ben ne arkadaşlarımız kendi şahsi hesaplarımız bizler ne olacağız diye siyaset yapmayız. 28 Ağustos'tan sonrada parti içinde oturulur konuşurlu yola devam ederiz. AK Parti'nin geleceği Türkiye'nin geleceği haline dönmüştür. İsimlerden önemli olan şey bundan sonra AK Parti'nin yoluna nasıl devam edeceğidir. Bundan sonraki dönüşümü hangi adımları atarak yapacağız, yeni Türkiye'nin bundan sonraki hedefleri nelerdir bunları nasıl güncelleyeceğiz bu istikamette yola devam ederiz.

Yeni Türkiye diye tarif ettiğiniz proje içinde cumhurbaşkanı Abdullah Gül var mı?
O kendi şahsi kanaatidir. Ama sonuçta hiç birimizin ismi bu süreçlerde Türkiye'nin 150 yıllık derin uykusundan Türkiye uyanmıştır güçlü bir ülke olma yolunda hızlı adımlara ilerliyor. Mühim olan Türkiye'nin bu istikamette yoluna devam etmesidir.

Gelecek ya da gelebileceklerin yanında, Başbakan'ın konuşmasından da 2015'teki seçimlere katılmayacak isimler var. 69 kişi içinde çok önemli isimler var. Parti yönetimi nasıl şekillenecek?
Bir kere bu isimlerin milletvekili olmayacak olmaları parti yönetiminde bulunmayacakları anlamına gelmez. Bu arkadaşlarımızın büyük birikimlerinden hem parti istifade eder hem Türkiye istifade eder. Gençlerin büyük desteğini almış olan bir partide kadroların yenilenmesi gençlerin süreçlere katılması, 18 yaşa indirilmesi planlanan seçilme hakkından bahsetti Sayın Başbakan. Hepimiz faniyiz, dolayısıyla hiç birimizin kişisel hesaplarımızla kaim olan bir süreçle karşı karşıya değiliz.

'Askeri vesayet dönemi bitti. Sıra üst kurul, Merkez Bankası ve yargı vesayetinde' demiştiniz. Hangi üst kurullardan bahsediyorsunuz?
Aslında burada 2008'den bu yana dünyada gelişmiş ülkelerde de tartışılan bir konuyu aslında gündeme getirmiş olduk. Bir konuşmanın bütünü içinde yapılmış bir açıklamadır. Görünür vesayetlerle mücadele etmek kolaydı. Apoletleri var, tankları var. Görünmez vesayetler… Bunlardan birisi yargı, birisi üst kurullar üzerinden oluşturulmaya çalışılan vesayetler, birisi Merkez Bankaları üzerinden oluşturulmaya çalışılan vesayetler. Vesayet; gücünü halktan almayan milli iradeden almayan ama eline geçirmiş olduğu bir kamu gücü vasıtasıyla millete rağmen birtakım yetkiler kullanılmasına vesayetin kullanımı diyoruz. Ekonomi yönetiminde üst kurul ve Merkez Bankası üzerinden 2000'li yıllarda bütün dünyada neoliberal politikalar zirve yaptığında siyaset kötü bir şeydir, ekonomiye karışmasın gibi bir algı çıktı. Ekonomi ile ilgili alınacak kararları Merkez Bankası vasıtasıyla, üst kurullarla alalım. Hatta birtakım uluslararası kuruluşlar dünyanın bir çok ülkesinde başbakan atadılar. Mesela Monti, İtalya'da başbakan yapıldı. Aynı zamanda Yunanistan'da yapıldı. Bunların eline de ekonomi yönetiminin siyasetin etkisinden çıkarıldığı birtakım paketler verildi. 2001 krizinde rahmetli Ecevit, 'O kadar çok üst kurul kurmuşuz ki bu kadar olduğunun farkında değilim' demişti başbakan olarak. Sayın Derviş vasıtasıyla Türkiye'ye getirilen o program maalesef ekonomik alandaki kararları büyük oranda hükümetin yetkisinden dışarı çıkardı. 2008'deki büyük kriz dolayısıyla bu tezler ciddi tartışılmaya başlandı dünyada.

Bizim ülkemizde uygulanan yöntem, Merkez Bankası'nın araçsal bağımsızlığı. Bunun yanında mısınız, karşısında mısınız?
Tabii ki yanındayız. Ama Merkez Bankası bu araçsal bağımsızlığını kullanırken hükümetin temel hedefleri ile uyumlu olmalı. Diyelim yüzde 5'e indirmeyi hedeflediği bir enflasyon hedefi var, bu hükümetin de hedefidir. Hükümetin bir kalkınma ile ilgili hedefleri vardır, bu da yüzde 5 civarındadır diyelim. Birbirleri ile teorik olarak çelişebilirler. Nitekim faiz konusundaki tartışma bunun yansımasıdır. Hükümet başka bir telden çalar Merkez Bankası başka bir telden çalarsa her ikisi birbiri ile uyumsuz olarak kamuoyuna da yansırsa burada araçsal bağımsızlıktan bahsediyor olmayız. Bu başka bir şeydir. Merkez Bankası'nın hükümetin direktifleri, daha doğrusu çizdiği istikamet doğrultusunda milli iradenin ekonomi politikalarına uygun davranması gereken Merkez Bankası milli iradeden bağımsız karar alamaz.

Faiz tartışması kapalı kapılar ardından yapılmış olsaydı mesele çözülmüş olur muydu?
Daha doğru olurdu tabii. Bu tartışmayı içerde bunların yapılması çok daha doğru olurdu. Siz niye siyaset olarak ekonomiye müdahale ediyorsunuz deniyor. Dünyanın en liberal olduğu kabul edilen ekonomisi Amerikan ekonomisidir. Sayın Obama 17 Temmuz 2013'te şunu söylüyor bir mülakatta; 'undan sonraki seçeceğimiz Merkez Bankası adayımız kalkınmacı olacak, orta direği destekleyecek, gelir dağılımı adaletini sağlayacak ve aile gelirlerini arttıracak bir perspektife sahip olacak. Bu çok daha ilerde bir siyasi müdahale. Türkiye'nin kalkınması için yatırıma ihtiyacı var. Bunun için de faiz oranlarının düşük olması lazım. Bunları sadece biz söylemiyoruz bütün dünyada söyleniyor.



 

Mahmut Aşkar

İnandığınız gibi misiniz, yoksa Yaşadığınız gibi mi?
İddiası, gayesi, ideali, davası, inancı, ülküsü, insana ve insanlığa dair kaygısı, mesuliyeti olanlaradır sözüm: Devam

Yakup Yurt

KASITLI DÜZENSİZLİK
Yalnızlığa, sevgisizliğe, açlığa, sefalete, cahilliğe, krize, hastalıklara, umutsuzluğa karşı herkes sürekli direnişte... Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Seçmen Haritalarının İdeolojisi sa
Seçmenlerin oy verdikleri partilerle örtüşen bir ideolojilerinin olduğu varsayımı bana göre şüphelidir.
Devam

Hidayet Kayaalp

ÇAKMA LİDERLİK
Her şeyin çakması tuhaf oluyor ama, liderliğin çakması biraz da komik oluyor. Devam

Yakup Tufan

AVRUPA’DA AİLE YAPIMIZDAKİ DİNAMİKLER VE DİNAMİTLER
Avrupa’da Türk aile yapısında bozulmanın önüne geçmek  mümküm olmayacak mı? Devam

Ayten Kılıçarslan

ALMANYA’NIN ÜÇ SORUNU
B
unlar önem derecesine göre eğitim, islam düşmanlığı ve demografi olarak sıralanabilir. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

“Türk” Kelimesine Kimler Karşı..!
Türk Milleti de böylece baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılmakta; sürekli kışkırtma, sürekli hakaret içerikli söylemlerle Milletin sabır sınırları zorlanmaktadır...
Devam

Leman Kuzu

DOSTLUK VE BİRLİK AĞI
Hepimizin bildiği gibi insan doğası gereği sosyaldir ve bilinen bu gerçekle birbirlerine her daim ihtiyaç duyarlar.  Devam

Şefik Kantar

Wikilizm ve Wikilistler
Amerikan gizli belgelerinin ortaya dökülmesinden doğan hazzı gören Wikilistler, başka ülkelerin, başka odakların, kurumların belgelerine yönelecekler. Devam

Muhsin Ceylan

Populizmin çocuğu Sarrazin
Türkleri, Arapları ve Müslümanları aşağılayan söz ve iddialarla Almanya’da çoğunluk toplumu nezdinde kahraman(!) olmak hiçte zor değilmiş. Devam

Orhan Aras

SONBAHAR
Bu gurbet, bu sessiz gökyüzü, bu uzayıp giden yollar, bu benden ilgisiz insanlar oldukça hüzünlenmeğe hakkım yok benim. Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

YAZIKLAR İSRAİL’E
Korsan devlet ayıbı
Böyle vurdu sahile..

Devam

Mehmet Ali Aladağ

Bizim Sofistike ve
Komplike Aydın
Eğer bu söylediklerini sen anladıysan, ben de senin gibi olayım... Kafası karışık, zihni bulanık, şaşkın herif! Devam

Nurdoğan Aktaş

‘’Beyaz Hüzün’’e ‘’Merhaba Olsun’’
Batı Avrupa ülkelerinde yaşayanlar Türkülerin gücünü en iyi bilen ve bilmesi gereken insanların başında gelirler.  Devam

Ali Kılıçarslan

“Müslümanı Avrupalılaştırmak”
Avrupa’nın mı islamlaştığını, bir başka deyişle müslümanlaşacağını öğrenmek isteyenler, özellikle Almanya Türkleri’nin geleceği hakkında fikir yürütenler, bu kitabı mutlaka okumalılar. Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Çocuklar bizim!
Gerekirse suç işlenen bölgelere psikologlar, spor öğretmenleri, antrönerler,  spor salonları, kütüphaneler,  götürülmelidir... Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat