|
|
Kurtulmuş: Erdoğan bu hareketin lideridir
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş: Resmen
cumhurbaşkanlığı görev teslim süreci yapılmadan bunların konuşulmasını
doğru bulmuyoruz. Bir kere hiçbirimiz; ne ben ne arkadaşlarımız kendi
şahsi hesaplarımız bizler ne olacağız diye siyaset yapmayız.
Kurtulmuş, "Başbakan Erdoğan genel başkanlıktan istifa edecek mi?"
sorusuna "Bu siyasi hareketin lideri Sayın Erdoğan'dır. Nerede olursa
olsun bu hareketin lideri olduğu gerçeği değişmeyecektir" diye yanıt
verdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bir televizyon
kanalında soruları yanıtladı.
Başbakan dünkü konuşmasında yeni cumhurbaşkanının nasıl çalışacağını
tarif etti. Siz nasıl tarif ediyorsunuz?
Bir kere Sayın Başbakanımız siyasetin içinden gelmiş birisi inşallah
birinci tursa cumhurbaşkanı seçileceğini düşünüyoruz. Milletimiz bu
desteği verirse bundan sonra son derece aktif icraatın içinde olan,
Türkiye'nin bütün meseleleri ile Türkiye'de uzun yıllar başbakanlık
yapmış olmanın verdiği tecrübe ile daha aktif sürdürecektir
cumhurbaşkanlığını. 12 yıldır devam eden reform süreçlerinin, yeni
anayasa çalışmalarının başlatılması, Türkiye'de toplumsal bütünlüğün
sağlanması gibi yani yeni Türkiye'nin inşası sürecinde yarım kalan
meselelerde bunların tamamlanması için ciddi biçimde motivasyon unsuru
olarak cumhurbaşkanlığı makamı kullanılacaktır. İnşallah bu süreçlerde
Sayın Başbakanımız yeni Türkiye'nin lideri olarak Cumhurbaşkanlığı
Köşkü'nde icraatlarına devam edecektir.
Eğer Başbakan Köşk'e çıkarsa mevcut anayasal çerçeve zorlanacak mı?
Hayır. Zaten mevcut anayasa icraatın başı olarak cumhurbaşkanını
tanıyor. Mühim olan pozisyonların ve şahısların ötesinde Türkiye'nin 10
yıllık sürecinde hangi istikamette yol alacağıdır. 2023 hedeflerini
karşılamak için atılacak olan adımlar Türkiye'yi yönetenlerin temel
sorumluluğu olacaktır. Türkiye'deki reform süreçlerinin artık
şahıslardan uzak kalıcı hale getirilmesi ve Türkiye'de hep eksik
kaldığını düşündüğümüz hususların bütünüyle tamamlanması için adımlar
atılacaktır.
Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki uyumdan bahsettiniz ama bu uyum
bozulursa sorun çıkmaz mı?
Böyle bir şey olmaz, olmayacak bir şey içinde konuşmanın çok uygun
olmadığını düşünüyorum. Zaten yine şahıslardan uzak, bundan sonra ne
olur ne olmaz tartışmasından uzak olarak Türkiye'de bundan sonraki
süreçte çok ciddi bir anayasal reforma ihtiyaç var. Bu da şimdiye kadar
olduğu gibi birkaç temel maddeyi değiştirmek değil. En önemli
meselelerden birisi Türkiye'de tam anlamıyla bir güçler ayrımı
prensibinin ortaya konmasıdır. 82 Anayasası güçlerin parçalanması
prensibini ortaya getirmiştir.
Örneğin; parlamentonun ya da hükümetin denetlenmesi ciddi biçimde
gerçekleşememektedir. Dolayısıyla Türkiye'de hem devletin çok iyi
denetlendiği bir sistemin kurulması hem güçler ayrımı prensibinin
yönetim birliği ilkesi çerçevesinde yeniden yapılanması gerekir.
Bu da çok kuvvetli bir anayasal reform gerektirecektir. Devlet
başkanlığı sistemi Türkiye'nin gittiği istikamet burasıdır. Başkanlık
sistemine doğru Türkiye gidiyor. Türkiye'nin birikmiş sorunlarını tam
manasıyla çözebilmesi ve tam manasıyla güçler ayrılığı prensibinin de
oluşması lazım. Bunun için başkanlık adımı atılabilir.
Partinizi ne bekliyor, Başbakan genel başkanlıktan istifa edecek mi?
Erdoğansız AK Parti söyleminin veya sorununun ben çok doğru olmadığını
düşünüyorum. 30 Mart seçimleri önemli bir dönüm noktasıdır. Bu
seçimlerde milletin kendisine vermiş olduğu destekle bir siyasi hareket
haline dönmüştür. Bu siyasi hareketin lideri Sayın Erdoğan'dır. Nerede
olursa olsun bu hareketin lideri olduğu gerçeği değişmeyecektir.
Genel başkanlığa kim vekalet edecek kongreye kadar, Mehmet Ali Şahin mi?
Bunların hepsi resmen cumhurbaşkanlığı görev teslim süreci yapılmadan
bunların konuşulmasını doğru bulmuyoruz. Bir kere hiçbirimiz; ne ben ne
arkadaşlarımız kendi şahsi hesaplarımız bizler ne olacağız diye siyaset
yapmayız. 28 Ağustos'tan sonrada parti içinde oturulur konuşurlu yola
devam ederiz. AK Parti'nin geleceği Türkiye'nin geleceği haline
dönmüştür. İsimlerden önemli olan şey bundan sonra AK Parti'nin yoluna
nasıl devam edeceğidir. Bundan sonraki dönüşümü hangi adımları atarak
yapacağız, yeni Türkiye'nin bundan sonraki hedefleri nelerdir bunları
nasıl güncelleyeceğiz bu istikamette yola devam ederiz.
Yeni Türkiye diye tarif ettiğiniz proje içinde cumhurbaşkanı Abdullah
Gül var mı?
O kendi şahsi kanaatidir. Ama sonuçta hiç birimizin ismi bu süreçlerde
Türkiye'nin 150 yıllık derin uykusundan Türkiye uyanmıştır güçlü bir
ülke olma yolunda hızlı adımlara ilerliyor. Mühim olan Türkiye'nin bu
istikamette yoluna devam etmesidir.
Gelecek ya da gelebileceklerin yanında, Başbakan'ın konuşmasından da
2015'teki seçimlere katılmayacak isimler var. 69 kişi içinde çok önemli
isimler var. Parti yönetimi nasıl şekillenecek?
Bir kere bu isimlerin milletvekili olmayacak olmaları parti yönetiminde
bulunmayacakları anlamına gelmez. Bu arkadaşlarımızın büyük
birikimlerinden hem parti istifade eder hem Türkiye istifade eder.
Gençlerin büyük desteğini almış olan bir partide kadroların yenilenmesi
gençlerin süreçlere katılması, 18 yaşa indirilmesi planlanan seçilme
hakkından bahsetti Sayın Başbakan. Hepimiz faniyiz, dolayısıyla hiç
birimizin kişisel hesaplarımızla kaim olan bir süreçle karşı karşıya
değiliz.
'Askeri vesayet dönemi bitti. Sıra üst kurul, Merkez Bankası ve yargı
vesayetinde' demiştiniz. Hangi üst kurullardan bahsediyorsunuz?
Aslında burada 2008'den bu yana dünyada gelişmiş ülkelerde de tartışılan
bir konuyu aslında gündeme getirmiş olduk. Bir konuşmanın bütünü içinde
yapılmış bir açıklamadır. Görünür vesayetlerle mücadele etmek kolaydı.
Apoletleri var, tankları var. Görünmez vesayetler… Bunlardan birisi
yargı, birisi üst kurullar üzerinden oluşturulmaya çalışılan vesayetler,
birisi Merkez Bankaları üzerinden oluşturulmaya çalışılan vesayetler.
Vesayet; gücünü halktan almayan milli iradeden almayan ama eline
geçirmiş olduğu bir kamu gücü vasıtasıyla millete rağmen birtakım
yetkiler kullanılmasına vesayetin kullanımı diyoruz. Ekonomi yönetiminde
üst kurul ve Merkez Bankası üzerinden 2000'li yıllarda bütün dünyada
neoliberal politikalar zirve yaptığında siyaset kötü bir şeydir,
ekonomiye karışmasın gibi bir algı çıktı. Ekonomi ile ilgili alınacak
kararları Merkez Bankası vasıtasıyla, üst kurullarla alalım. Hatta
birtakım uluslararası kuruluşlar dünyanın bir çok ülkesinde başbakan
atadılar. Mesela Monti, İtalya'da başbakan yapıldı. Aynı zamanda
Yunanistan'da yapıldı. Bunların eline de ekonomi yönetiminin siyasetin
etkisinden çıkarıldığı birtakım paketler verildi. 2001 krizinde rahmetli
Ecevit, 'O kadar çok üst kurul kurmuşuz ki bu kadar olduğunun farkında
değilim' demişti başbakan olarak. Sayın Derviş vasıtasıyla Türkiye'ye
getirilen o program maalesef ekonomik alandaki kararları büyük oranda
hükümetin yetkisinden dışarı çıkardı. 2008'deki büyük kriz dolayısıyla
bu tezler ciddi tartışılmaya başlandı dünyada.
Bizim ülkemizde uygulanan yöntem, Merkez Bankası'nın araçsal
bağımsızlığı. Bunun yanında mısınız, karşısında mısınız?
Tabii ki yanındayız. Ama Merkez Bankası bu araçsal bağımsızlığını
kullanırken hükümetin temel hedefleri ile uyumlu olmalı. Diyelim yüzde
5'e indirmeyi hedeflediği bir enflasyon hedefi var, bu hükümetin de
hedefidir. Hükümetin bir kalkınma ile ilgili hedefleri vardır, bu da
yüzde 5 civarındadır diyelim. Birbirleri ile teorik olarak
çelişebilirler. Nitekim faiz konusundaki tartışma bunun yansımasıdır.
Hükümet başka bir telden çalar Merkez Bankası başka bir telden çalarsa
her ikisi birbiri ile uyumsuz olarak kamuoyuna da yansırsa burada
araçsal bağımsızlıktan bahsediyor olmayız. Bu başka bir şeydir. Merkez
Bankası'nın hükümetin direktifleri, daha doğrusu çizdiği istikamet
doğrultusunda milli iradenin ekonomi politikalarına uygun davranması
gereken Merkez Bankası milli iradeden bağımsız karar alamaz.
Faiz tartışması kapalı kapılar ardından yapılmış olsaydı mesele çözülmüş
olur muydu?
Daha doğru olurdu tabii. Bu tartışmayı içerde bunların yapılması çok
daha doğru olurdu. Siz niye siyaset olarak ekonomiye müdahale
ediyorsunuz deniyor. Dünyanın en liberal olduğu kabul edilen ekonomisi
Amerikan ekonomisidir. Sayın Obama 17 Temmuz 2013'te şunu söylüyor bir
mülakatta; 'undan sonraki seçeceğimiz Merkez Bankası adayımız kalkınmacı
olacak, orta direği destekleyecek, gelir dağılımı adaletini sağlayacak
ve aile gelirlerini arttıracak bir perspektife sahip olacak. Bu çok daha
ilerde bir siyasi müdahale. Türkiye'nin kalkınması için yatırıma
ihtiyacı var. Bunun için de faiz oranlarının düşük olması lazım. Bunları
sadece biz söylemiyoruz bütün dünyada söyleniyor.
|
|
Mahmut Aşkar
|
İnandığınız gibi misiniz, yoksa Yaşadığınız gibi mi?
İddiası, gayesi, ideali, davası, inancı, ülküsü, insana ve
insanlığa dair kaygısı, mesuliyeti olanlaradır sözüm: Devam |
Yakup Yurt
|
KASITLI DÜZENSİZLİK
Yalnızlığa, sevgisizliğe, açlığa, sefalete, cahilliğe,
krize, hastalıklara, umutsuzluğa karşı herkes sürekli
direnişte... Devam |
Prof. Dr. Hacı Duran
|
Seçmen Haritalarının İdeolojisi sa
Seçmenlerin oy verdikleri partilerle örtüşen bir
ideolojilerinin olduğu varsayımı bana göre şüphelidir.
Devam |
Hidayet Kayaalp
|
ÇAKMA LİDERLİK
Her
şeyin çakması tuhaf oluyor ama, liderliğin çakması biraz
da komik oluyor.
Devam |
Yakup Tufan
|
AVRUPA’DA AİLE YAPIMIZDAKİ DİNAMİKLER VE DİNAMİTLER
Avrupa’da Türk aile yapısında bozulmanın önüne geçmek
mümküm olmayacak mı? Devam |
Ayten Kılıçarslan
|
ALMANYA’NIN ÜÇ SORUNU
Bunlar
önem derecesine göre eğitim, islam düşmanlığı ve demografi
olarak sıralanabilir.
Devam |
Prof. Dr. Ramazan Demir
|
“Türk” Kelimesine Kimler Karşı..!
Türk Milleti de böylece baskı altına alınarak sindirilmeye
çalışılmakta; sürekli kışkırtma, sürekli hakaret içerikli
söylemlerle Milletin sabır sınırları zorlanmaktadır...
Devam |
Leman Kuzu
|
DOSTLUK VE BİRLİK AĞI
Hepimizin bildiği gibi insan doğası gereği sosyaldir ve
bilinen bu gerçekle birbirlerine her daim ihtiyaç duyarlar.
Devam |
Şefik Kantar
|
Wikilizm ve Wikilistler
Amerikan gizli belgelerinin ortaya dökülmesinden doğan hazzı
gören Wikilistler, başka ülkelerin, başka odakların,
kurumların belgelerine yönelecekler.
Devam |
Muhsin Ceylan
|
Populizmin çocuğu Sarrazin
Türkleri, Arapları ve Müslümanları aşağılayan söz ve
iddialarla Almanya’da çoğunluk toplumu nezdinde kahraman(!)
olmak hiçte zor değilmiş.
Devam |
Orhan Aras
|
SONBAHAR
Bu
gurbet, bu sessiz gökyüzü, bu uzayıp giden yollar, bu benden ilgisiz
insanlar oldukça hüzünlenmeğe hakkım yok benim.
Devam |
Ozan Yusuf Polatoğlu
|
YAZIKLAR İSRAİL’E
Korsan
devlet ayıbı
Böyle vurdu sahile..
Devam |
Mehmet Ali Aladağ
|
Bizim
Sofistike ve
Komplike
Aydın
Eğer bu
söylediklerini sen anladıysan, ben de senin gibi olayım... Kafası
karışık, zihni bulanık, şaşkın herif!
Devam |
Nurdoğan Aktaş
|
‘’Beyaz Hüzün’’e ‘’Merhaba Olsun’’
Batı Avrupa ülkelerinde yaşayanlar Türkülerin gücünü en iyi
bilen ve bilmesi gereken insanların başında gelirler.
Devam |
Ali Kılıçarslan
|
“Müslümanı Avrupalılaştırmak”
Avrupa’nın mı islamlaştığını, bir başka deyişle
müslümanlaşacağını öğrenmek isteyenler, özellikle Almanya
Türkleri’nin geleceği hakkında fikir yürütenler, bu kitabı
mutlaka okumalılar.
Devam |
Nuran Yelkenci
|
8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının
Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli
bir kadın neden ülkeyi
yönetemesin?
Devam |
Üzeyir Lokman Çaycı
|
Çocuklar bizim!
Gerekirse suç işlenen bölgelere psikologlar, spor
öğretmenleri, antrönerler, spor salonları, kütüphaneler,
götürülmelidir...
Devam |
Umut Bulut
|
Kalıbınıza tüküreyim |
Tofiq Abidin
|
RAŞİT DEMİRTAŞ a UĞURLU YOL
|
İsmail Tüysüz
|
BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ |
Doğan Tufan
|
Bizans Oyunlarına dikkat
|
|
|
|
|
|